29 Ocak 2009 Perşembe

RIFAT ILGAZ SICAKLIĞI / İZLENİM

RIFAT ILGAZ SICAKLIĞI / İZLENİM BARIŞ CANOĞUL ______________________________________________"Sarı Yazma, Yıldız Karayel, Hababam Sınıfı, şiirleri ve soyadıyla kentimizi yazın tarihine, sonsuzluğa taşıyan" Koca Çınar, bu kez de yüzü aşkın, kültür-sanat, bilim ve yazın adamını kentimize taşıdı, hem de 13. ölüm yıldönümüne denk düşen bir haftada: "Yüzyıl'ımı dörde böldüm/ Her bölümü bir mevsim,/ Biri kaldı, üçü gitti.../ Yaz'ı gitti, Güz'ü gitti,/ Karlı tipili Kış'ı gitti, /Yemyeşil bir Bahar kaldı." Diyen, en güzel baharında terk etmek durumunda kaldığı, "çok severim" dediği Kastamonu'sunda elini elimize değdirdi ve bizi bu güzel ilkbahar gününde yaz güneşi gibi ısıttı. Boşa gitmedi sıcaklığın usta, bak bütün dostların burada... Kente hakim bu güzel tepede güzel insan Bahri Gökçebay, evini açtı yurdun dört bir yanından gelen dostlarına, bu güzel insanlara. "Dünya'da evim olmadı ama bakın bir sokağım var!" demiştin gülerek adın bir sokağa verildiğinde, artık, adına düzenlenen bir öykü ve şiir ödülün, bir parkın, bir kültür merkezin, ve doğduğun yerde, sarı yazmalılar diyarında da bir "Sarı Yazma, Kültür-Sanat Festivali"n yanında bir de sempozyumun var.***Ankara Üniversitesi Kastamonu Meslek Yüksekokulu ve Çınar Yayınları'nın ortaklaşa düzenlediği üç gün süren Rıfat Ilgaz Sempozyumu, MYO Konferans Salonu'nda yapıldı. Sempozyumun açılış törenine Vali Mustafa Kara, Belediye Başkanı Turhan Topçuoğlu, Milletvekili Mehmet Yıldırım, İl Emniyet Müdürü Durmuş Demirbaş, Bölge İdare Mahkemesi Başkanı Aydemir Tunç, siyasi parti temsilcileri, ülkemizin önde gelen şair, yazar, düşünce ve bilim adamları ile Tarık Akan da katıldı.Rıfat Ilgaz'a yaraşır bir katılım ve canlılığın yaşandığı sempozyumun açılışında konuşan ünlü spiker Jülide Gülizar, "Rıfat Ilgaz'ı yargılayanları kimsenin hatırlamadığını, ama Rıfat Ilgaz'ın hâlâ var olduğunu" belirtirken, Karartma Geceleri filminde Ilgaz'ı canlandıran Tarık Akan İse "Doyumsuz bir dostumdu" dedi. Milletvekili Mehmet Yıldırım ise Kastamonu'nun Rıfat Ilgaz'a ihtiyacı olduğunu söyledi. 96 bildirinin sunulduğu sempozyumun açılış töreninde Vali Mustafa Kara, Kastamonu Milletvekili Mehmet Yıldırım, MYO Müdürü Prof. Dr. Bahri Gökçebay, ünlü sanatçı Tarık Akan, TRT'nin unutulmaz spikeri Jülide Gülizar ve Aydın Ilgaz birer konuşma yaptı. Sempozyumda ilk konuşmayı Kastamonu Üniversitesi Meslek Yüksek Okulu Müdürü Prof. Dr. Bahri Gökçebay yaptı. Gökçebay konuşmasında şunları söyledi; "Rıfat Ilgaz zekasını, gücün güçlünün yanında kullanarak, hepinizin bildiği sıkıntıları çekmez, çok rahat ve lüks bir yaşam sürebilirdi. Bildiğiniz gibi Rıfat Ilgaz bilgisini yeteneğini ve yüreğini mazlumdan yana kullanmış, bu uğurda çekebileceği bütün baskıları ve zorlukları göze almıştır. Yazdıkları ve yaşadıkları ile kendine özgü ödünsüz bir duruşun ürünlerini verirken, yalnız sorunları söyleyen değil, sorunların üstüne üstüne giden bir yöntemi kullanmıştır. Onun yazdıkları, yaşadıkları eleştirdikleri ne yazık ki bugünde geçerliliğini korumaktadır. Bugün ülkemizin üniter yapısı, bağımsızlığı bir kuşatılmışlık içersindedir. Sorunlara ülke dışından çözüm arayan bir açmaza sürüklenir gözükmektedir. Gelene ağam, gidene paşam demek siyaseti çıkar aracı yapıp toplumsal gerçeklerden kopmak bir hünermiş gibi sunulmaya başlanılmıştır. Edebiyatın her alanında verdiği yapıtlar çıkardığı süreli yayınlarla bu oluşumu o günden kestiren Rıfat Ilgaz dönemine tanıklık ederken, aynı anda gelecek kuşaklara önemli ve duyarlı gözlemler bırakmıştır. Yaşadığı topraklara sorumluluğunun bilincinde yazma emeğini toplumcu gerçekçi bir düzlemde ortaya koyarken mizahın eleştiri gücünden, şiirin duyguya yönelişinden, romanın ve öykünün gerçekçiliğinden sapmamış o salt kurmaca düzenler üretmek yerine duyarlılıkla donanmış bir gözlemciliği benimsemiştir.Kendi kuşağıyla göz altı, sürgün, tutuklamalar ve hastalıklara karşı ödünsüz bir aydın olmanın bütün koşullarını yerine getirmiştir. Büyük yığınların Rıfat Ilgaz'ı Hababam Sınıfı'nın yazarı olarak tanımaları, Rıfat Ilgaz'ı bütün yönleriyle ele almayı, tartışmayı ve tanıtmayı zorunlu kılmıştır." Gökçebay'ın ardından CHP Milletvekili Mehmet Yıldırım bir konuşma yaptı. Yıldırım'da; "Şu anda çok duygu yüklüyüm. Rıfat Ilgaz'ı, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde dilimin döndüğü kadar anlatmaya çalıştım. Rıfat Ilgaz'ın artık bize ihtiyacı yok ama bizim Türkiye'yi aydınlatacak Rıfat Ilgaz'lara ihtiyacımız var. Bundan çok çok önce rahmetli Faruk Nuhoğlu zamanında Rıfat Ilgaz'ın adını Kırkçeşme'de bir sokağa vermiştik. Bugün ise devletin adını verdiği bir kültür merkezi var. Ben buraya katılan katılımcıların tamamına yeniden hoş geldiniz diyorum" dedi.Yıldırım'ın ardından Vali Mustafa bir konuşma yaptı. Vali Kara; "Rıfat Ilgaz Kastamonu ve Türkiye için çok önemlidir. Bizde Kastamonulular olarak Rıfat Ilgaz'ın anısına sahip çıkarak Kastamonu Merkez'de olan çok önemli bir tarihimize Rıfat Ilgaz Kültür Merkezi adını vermek suretiyle, Kastamonu'da Rıfat Ilgaz isminin ölümsüz kalmasına vesile olunmuştur. Yine Cide'de Belediyemiz tarafından Rıfat Ilgaz'ın doğduğu evin restorasyonu yapılmaktadır. Kastamonu'nun yetiştirdiği bu değerli şahsiyetin önemli kişiliği hususunda değerli bilim adamlarımız gerekli açıklamaları yapacaklardır. Sempozyumumuza 96 bilim adamımızın katılmış olması da son derece önemlidir" dedi.Vali Mustafa Kara daha sonra Atatürk ve İstiklal Yolu, İnebolu Türk Ocağı Binası, Şehit Şerife Bacı Anıtı ve Şehitlikte yapılan çalışmalar ile ilgili katılımcılara bilgiler verdi.Çınar Yayınları Sahibi, Rıfat Ilgaz'ın oğlu Aydın Ilgaz ise konuşmasında genel olarak babasının yaşam kesitiyle ilgili bilgiler verdi. Konuşmasında sık sık gözleri dolan ve ağlamamak için kendisini zor tutan Aydın Ilgaz, konuşmasının bitiminde ise kürsüden iner inmez ağlamaya başladı. Bu arada Aydın Ilgaz'ın konuşmasını dinleyen bazı bilim adamlarının da ağladığı görüldü. Aydın Ilgaz; "Rıfat Ilgaz Hababam Sınıfı ile yola çıktığı zaman "Eğer Türkiye'de benim yazdığım bu kitabı Milli Eğitim Bakanı ve Hükümet ciddiye alsaydı, bugün Hababam Sınıfı'nın öğrencileri eğitim bakımından bu kadar fakir kalmazdı" demişti. Hatta sevgili dostumuz Prof. Emin Özdemir Ankara'da babama bir ödül verirken bu kitabın bütün öğretmen okullarında öğretmen adaylarına ders kitabı olarak okutulması gerekir demişti. Ama nedense Hababam Sınıfı'nı hep gülerek izledik, ciddiye almadığımız için bugün okul kapılarında birbirleriyle geçinemeyen çocuklar birbirlerini bıçaklıyorlar" dedi.Konuşmasının başında dinleyicilere 'hemşerilerim' diye hitap eden Tarık Akan, Kastamonu'nun çok farklı bir şehir olduğunu söyledi. Akan, konuşmasında; "Sevgili hemşerilerim, niye hemşerilerim dedi diyebilirsiniz, benim anne tarafım aslen Kastamonulu... Dedem, ben ve abim küçücük bir odada kalıyorum, Dedemin sağ omzundan kurşun girmiş, arka tarafından çıkmış, delik vaziyette. Kastamonu'dan Çanakkale Savaşı'na katılmış dedem. Dedem bana sürekli olarak bunu anlatır, aradan yıllar geçiyor, Kurtuluş Savaşı başlıyor, dedem Kurtuluş Savaşı'nda terzi olarak çalışıyor. Yani anlatmak istediğim, Kastamonu'nun her şeyiyle inanılmaz farklı bir insan yapısı var. Burası o kadar farklı bir şehir ki, Mustafa Kemal'in neden buradan her şeyi başlattığı apaçık ortaya çıkıyor. Buranın insanlarının vermiş olduğu mücadele çok farklı"dedi. Sanatçıların üzerindeki engellerin ve yüklerin hep birlikte aşılması gerektiğini ifade eden Tarık Akan, "Sanatçıların üzerinde çok büyük yükler var, engeller var. Bu engelleri aşacağız, bu engellerden bıkmayacağız. Bu engelleri aşmak için tabi ki sanatçılığın üzerine çok büyük bir yük biniyor, binsin hoş. Çünkü sanat en kalın zırhı bile delmiştir insanlık tarihinde, hiçbir şey önünde duramamıştır" dedi. (Nasrullah Gazetesi)***Bilim Kururlunu; Prof. Dr. Cahit Kavcar, Prof. Dr. Sedat Sever, Dr. Kemal Ateş, Burhan Günel, Zekeriya Kaya'nın; Yürütme Kurulunu; Prof. Dr. Bahri Gökçebay, Dr. Atıf Uğurlu, Uzman İlknur Türkkaan, Hayrünnisa Günel, İ.Anıl Çokgürses, İbrahim Tozan, Kadir İncesu, Mine Özgür, Mirati Madak, Nurten Çakıroğlu, Serdar İzbeli, Utku Erişik'in; Danışma Kurulunu ise; Prof. Talat Sait Halman, Prof. Dr. İsa Eşme, Prof. Dr. İsmail Parlatır, Prof. Dr. Kemal Özmen, Prof. Dr. Necmi Yüzbaşıoğlu, Prof. Dr. Nurullah Çetin, Prof. Dr. Rahmi Er, Prof. Dr. Ramazan Kaplan, Yrd. Doç. Dr. Nihayet Arslan, Doğan Hızlan, Emin Özdemir, Fahrettin Demir, Feyza Hepçilingirler, Gülsemin Hazer, Güngör Gençay, İlhan Selçuk, Leyla Erbil, M.Emin Değer, M.Sadık Arslankara, Mehmet Başaran, Mehmet Saydur, Öner Yağcı, Server Tanilli, Sevgi Özel, Tahsin Yücel,Tarık Akan'ın oluşturduğu; amaç ve kapsamı: "Küreselleşme, globalleşme söylemleri altında Yeni Dünya Düzeni dayatmaları ülkemizin yüzyıllık sorunu" Yaşadığı dönemde bu topraklarda aydın onuru, yazar sorumluluğu, şair duyarlılığıyla dimdik kalmış, çektiği sıkıntıları mizah hoşgörüsünde yaşamış bir Anadolu çınarı, Rıfat Ilgaz. Onu bilimsel yönden ele almak, bağımsız kalmanın da ipuçlarını verecek günümüz aydınlarına. Bilimsel anlamda katkıda bulunacak tüm bilim ve yazın adamlarını bu çalıştayda görmeyi diliyoruz." diye belirtilen belki Kastamonu'nun tarihinde ilk kez böylesi gerçekleştirilen güzel bir toplantıya ev sahipliği yaptı Kastamonu ve Meslek Yüksek Okulu.10-11-12 Mayıs 2006 günlerinde Kastamonu Meslek Yüksek Okulunda Rıfat Ilgaz Sempozyumu gerçekleştirilen bu sempozyumda Kastamonu'nun onuru olan büyük usta Rıfat Ilgaz, romanı, öyküsü, şiiri, mizahı, çocuk edebiyatı, gazeteciliği, 1940-2000 sürecinde Rıfat Ilgaz, Sinemaya uyarlanan yapıtları, Tiyatro oyunları, "Rıfat Ilgaz ve Aydınlanma, "Yerelden Evrensele Rıfat Ilgaz", "Halkevleri ve Rıfat Ilgaz", "Rıfat Ilgaz'ın Yapıtlarında Eğitime Bakışı" başlıkları altında yatırıldı masaya ve her konu didik didik edildi en ince ayrıntısına dek bu üç günlük süreçte...Kimlerin konuları irdelediklerine gelince, -Makam ve rütbelerden arındırılınca- şöyle bir alfabetik liste çıkıyor karşımıza, ad sırasına göre: "A. Kadir Paksoy, Ahmet Çebi, Ahmet Özer, Ahmet Tüzün, Aydın Çubukçu, Aydın Doğan, Aydın Hatipoğlu, Ayten Mutlu, B. Sadık Albayrak, Banu Öztürk Bayramoğlu, Bedrettin Aykın, Belgin Tanrıverdi (- Özlem Apak ile), Bilal Kayabay, Bilge Öngöre, Burcu Alkan, Burhan Günel, Canan Aslan, Çetin Yiğenoğlu, Doğan Hızlan, Embiya Tahiroğlu (- Şükran Oğuz ile), Esra Lüle, Eylem Saltık, Fahrettin Demir, Gülsemin Hazer, Güngör Gençay, H. Emel Dinseven, Hande Sonsöz, Hasan Akarsu, Hasan Barışcan, Hayati Asılyazıcı, Hidayet Karakuş, Hikmet Altınkaynak, İbrahim Dizman, İbrahim Kıbrıs, İbrahim Tığ, İncila Çalışkan, Kemal Ateş, Kemal Erol, Konur Ertop, Kürşat Coşkun, M. Emin Değer, M. Sadık Aslankara, M. Şerif Onaran, Mehmet Aydın, Mehmet Başaran, Mehmet Güler, Mehmet Saydur, Metin Akyüz, Metin Boran, Mine Ergen, Mustafa Aslan, Mustafa Sözen, Münevver Oğan, Müyesser Güner, Müzeyyen Buttanrı, Nejat Gacar, Nevin Balta, Nihat Ateş, Nilay Yılmaz, Nuray Gök Aksamaz, Nurullah Çetin, Osman Bozkurt, Osman Şahin, Oya Aşkır, Ömer Solak, Özlem Apak (- Belgin Tanrıverdi ile), Öner Yağcı, Özgen Seçkin, Özgür Çiçek, Pınar Kızılhan, Rasih Nuri İleri, Sabahattin Yalkın, Savaş Ünlü, Sedat Sever, Selahattin Diligüzel, Serkan Çiğdem, Sevil Hasırcı, Seyyit Nezir, Suat Batur, Sultan Su Esen, Suna Canlı, Şener Aksu, Şükran Oğuz-Embiya Tahiroğlu, Talip Apaydın, Tanju Cılızoğlu, Tansu Bele, Tuncer Uçaol, Tülay Kuzu, Uğur Kökden, Utku Erişik, Ümit Bozkurt, Vecihi Timuroğlu, Vedat Yazıcı, Yaşar Barut, Yılmaz Onay, Zekeriya Kaya, Zeki Coşkun, Zühtü Bayar..."Birkaçının dışında büyük çoğunluğu ilimize gelerek sunumlarını yaptı değerli Rıfat Ilgaz dostu yazar, şair, kültür- sanat ve bilim adamlarının... Ancak araştırmacılar bildiri özetlerini 20 dakikaya sığdırmak zorunda kaldılar, bildiri çokluğu ve zaman yokluğu nedeniyle... 3 gün 2 ayrı salonda toplam 22 oturum gerçekleştirildi. İki ayrı salon izleyiciye 2 ayrı seçenek sunuyordu ama kiminle konuşmuşsak aklı diğer salonda da kalmıştı... Sempozyum sonunda bu bildirilerin yayımlanacak olması haberi ise ayrıca sevindiriciydi, bu konularda araştırma yapacak olanlar için. Her oturum ardından yapılan tartışmalar da çok güzeldi, iyi bir oturum konuşmacısı olduğu kadar iyi birer de izleyiciydi, kültür, sanat, bilim adamlarımız. Hele bunların içinde biri vardı ki, bence en dikkatli izleyiciydi: 86 yaşında bazı gençlere göre daha genç ve dinçti Rasih Nuri İleri... Arkadaşım demiş, bir de bildiri hazırlayarak ta İstanbullardan çıkıp gelmişti Kastamonu'ya. Ben ve bir çok kişi de O'nu izliyorduk hayranlıkla. Dakika dakika izledi konuşmaları, tartışmaları, gerektiğinde de deneyimlerini, birikimini aktardı bizlere. Benim için önemli bir an da yağmur nedeniyle arabamla yemekhaneye taşıdığım dostları oraya bırakıp yemeğimizi yedikten sonra diğerlerini beklerken araba içinde baş başa bir yarım saat kadar söyleşmemizdi... Nazım'dan, Ahmet Ariften, Enver Gökçe'den, Makro Paşa'nın 3 kaleminden, Aziz Nesin- Rıfat Ilgaz ikilisinin bir dönem kırgınlıklarından, siyasetten neler neler anlatmadı üstat... İster acemi gazetecilik deyin ister avanaklık... Evet elimde video kameram ve yeterince boş kasetim olduğu halde kaydetmedim, kaydedemedim bu konuşmayı, oysa ne kadar istedim ama büyünün bozulmasından korktum belki biraz da..."Sınıfın ozanıyım mimli,/ Hababam Sınıfı'nın yazarıyım ünlü/ Kim be derse desin, çocuklar için yazdım hep./ (...) / iki iş tuttum ömür boyu köklü./ Çocukları okutmaktı ilk işim./ İkincisi,/ Yazdıklarımı çocuklara okutmak." Bu sempozyumda bilmem kaçıncı yılında Hababam Sınıfı'nın sinemaya uyarlanışı kutlamalarında nerdeyse adından bile söz edilmeyen Rıfat Ilgaz'ın Bir yazar, şair ve düşün adamı olarak sigaya çekildiğini, ustanın yukarda değindiği iki işinin ikisinden de tam puan aldığını gördük: Ilgaz'ın, iyi bir eğitimci olduğu gibi çağdaş eğit/bilimin ilkelerini, yapıcılığını Bacaksız'dan Hababam'a iyice sindirip özümlemiş iyi bir çocuk kitabı yazarı, şair, düşünür, mizahçı; en önemlisi de yaşamı boyunca bir karşı-duruşu, dik-duruşu sergilemiş, aç açık da kalsa eğilip bükülmemiş, bir onur timsali olduğu belirtildi sık sık dostları, arkadaşları, ve katılımcılar tarafından.***Eksik olan ve kafamı kurcalayan bir iki soruna da değinmeden geçemeyeceğim bu arada. Birisi, protokolün tam tekmil yer aldığı böylesine Kastamonu için önemli bir toplantıda Milli Eğitim neredeydi, bu güzel sunumların her bir oturumu planlı programlı bir biçimde değişik okullardan değişik sınıflara - öğrenci gruplarına- izletilemez miydi? Bu durum yoksa hala Rıfat Ilgaz'ın "mimli" yazar olmasından mı kaynaklanıyordu? O kadar çekincetye gerek yok sağolsun bakanlığımız, yazarlarımızın değerini "seng-i musallada- olsun biliyor ve yapıtlarının kimini "100 Temel Eser" listelerine alıyor. Yine de iyi değil mi kültür bakanlığımıza göre? O ölümünden 10 yılı aşkın süre geçmesine karşın hala etkinliklerine Rıfat Ilgaz adına davetiye yolluyormuş... Bu da güzel bir şey elbette, bu kadarcık da olsa anımsanmak... Gazetelerde okuyoruz zaman zaman falanca okul falanca yazarı okulunda konferansa çağırdı diye. Seviniyor, övünç duyuyoruz. Oysa burada da Kastamonu'ya çağrılmış yüzü aşkın kültür, sanat, bilimadamı vardı, acaba hangi okulumuz tındı bu durumdan... Hakkını yemeyelim, bir ara bir sınıf geldi, lise sınıfıydı, hangi okul olduğunu şu anda anımsayamıyorum, belki de belirtmemekte de yarar var!... Ne dersiniz?İkincisine gelince: Ülkenin her yanında en küçük boyutlu kültür sanat haberlerini, panelleri, sempozyumları, anma programlarını tek tek duyurmasıyla gururlandığım kırk yıllık okuru olduğum bir gazetede bu konuda tek satır yazı çıkmaması beni çok üzdü ve düşündürdü, sizleri bilmem. Oysa sempozyumda hem Mine Özgür, hem de Turhan Günay vardı. Bir de hakkını yemeyelim Cumhuriyet Kitap'ta "Sihirli Değnek" sayfasını düzenleyen Nilay Yılmaz bildiri de sundu. Ve tek o duyurdu sempozyumu Perşembe günü... yani o da ikinci günü... Haber aynan şu: "(10-11-12 Mayıs 2006, Kastamonu) Ankara Üniversitesi Kastamonu Meslek Yüksekokulu, Rıfat Ilgaz Kültür Merkezi ve Çınar Yayınları'nın işbirliği ile Rıfat Ilgaz Sempozyumu düzenlendi. Bildiri başlıkları: Rıfat Ilgaz'ın Romanı; Rıfat Ilgaz'ın Öyküsü; Rıfat Ilgaz'ın Şiiri; Rıfat Ilgaz'ın Mizahı; Rıfat Ilgaz'ın Çocuk Edebiyatı; Rıfat Ilgaz'ın Gazeteciliği; 1940 ­ 2000 Sürecinde Rıfat Ilgaz; Rıfat Ilgaz ve Sinema; Rıfat Ilgaz ve Tiyatro; Rıfat Ilgaz ve Aydınlanma; Yerelden Evrensele Rıfat Ilgaz; Halkevleri ve Rıfat Ilgaz; Rıfat Ilgaz'ın Yapıtlarında Eğitime Bakışı. (www.kmyo.ankara.edu.tr)" (Nilay Yılmaz, Cumhuriyet Kitap, 11.05.2006 ) Evet Rıfat Ilgaz dostları hepsi bu kadarcık... Sorduklarım bir açıklama getiremediği gibi ben de bir anlam veremedim gerçekten. Bu süre içinde duyurduğu kültür- sanat etkinliklerini saymam çok zaman alır diye es geçiyorum.Evet, Kastamonu için gerçekten tarihi bir gündü bence bu denli seçkin konuğa ev sahipliği yapmak. Üçüncü günün sonundaki kapanış oturumu ve "Rıfat Ilgaz, 1940'lardan başlayıp aramızdan ayrıldığı 1993 Temmuzuna kadar laik ve etik duruşunu değiştirmememiş; dil, eğitim ve kültürün yozlaşmasına yaşamı ve yapıtlarıyla karşı çıkmıştır. Toplumcu, özgürlükçü, yurtsever savaşımcılığmı Anadolu'nun binlerce yıllık kültür kaynağından beslenerek gerçekleştirilmiştir. Kültürsüz-leştirme konusundaki iç ve dış saldırıların doruğa ulaştığı günümüz Türkiyesi 'nde, sanatçı, aydın kişiliği ve sorumluluk bilinciyle bizlere güç vermektedir. 1980'lerden başlayarak 1990'larda yaygınlaşan yeni dünya düzeni, 2000'lerin başında kötü meyvelerini vermeye başlamıştır. Bu saldırılar, ülkemizin ekonomik, toplumsal, siyasal ve sanatsal yapısını bozduğu gibi, laik çağdaş bireyi, ulus devleti ve bağımsızlığı yok etmeyi amaçlamaktadır. Bu amacı gerçekleştirmek İçin de, Türkçemiz i bozmaya, geleneksel değerlerimizi yozlaştırmaya yönelik girişimler, her geçen gün giderek yoğunlaşmaktadır. Bu çok yönlü olumsuz gelişmelerin somut örnekleri günümüz edebiyatında, kültüründe ve toplum yaşamında açıkça görülmektedir. Bütün bu olumsuzluklara edebiyat ve kültür bağlamında karşı çıkmak üzere; Rıfat Ilgaz'ı vâr eden ve Ulusal Kurtuluş Savaşımızda Anadolu'nun atardamarı olma işlevini üstlenen Kastamonu ilindeki Kastamonu Meslek Yüksekokulu eşgüdümünde 10-11-12 Mayıs 2006 günlerinde Rıfat İlgaz sempozyumu gerçekleştirilmiştir. Etkinliğe bilim ve sanat adamları, yirmi iki ana başlık altında son derece nitelikli 96 bildiriyle katkıda bulunmuşlardır. Ayrıca sempozyumdaki oturumlara öğrencilerin ve halkın da katılımı yüksek olmuştur. Bu kültürel girişimden alınan güçle; ülkemizin toplumsal ve kültürel yaşamına yeni atılımlarla katkı sunulması ve süreklilik kazandırılması gerektiği ortak sonucu çıkarılmıştır" diye ülkenin genel durumu ve üç günlük sempozyumu özetle vurgulayan "sonuç bildirgesi" ile Cumartesi günü yapılan Cide gezisi dört günlük şölenin noktalanışı oldu. Ama Rıfat Ilgaz'ın dost elinin sıcaklığı içimizi hep ısıtmaya devam edecek...bariscanogul@gmail.com

Hiç yorum yok: