29 Ocak 2009 Perşembe

BEBEĞİM... / MEKTUP

BEBEĞİM... / MEKTUPALİ ŞAHİN_______________________________________________
Nicedir Özlemişim "Nicedir özlemişim/ Bu rüzgarı/ Hani Doğu'da eser/ Bahar akşamları// Nicedir özlemişim/ Bir elma ağacının/ Dibine oturmayı// Nicedir özlemişim/ Şoseleri,dağları// Nicedir özlemişim/ Bir dosta sarılıp/ Ağlamayı" (Ataol BEHRAMOĞLU)"Bebeğim,Bugün benden küçüklük yıllarına dair fotoğrafları tarayıp bir şeyler göndermemi istemiştin ya... Annenle açtık eski albümleri bir bir... Sen yalnız geç kalmışsın dünyaya gelmek için, Siyah-beyaz çağına yetişememişsin... ağabeyinle ablanın iki renkli resimlerine baktık durduk bu arada bir de, sen cicili bicili bir dünyaya doğmuşsun. Ama senin suçun yok bunda elbette...Biz de bayağı bir kararsızlık dönemi geçirmişiz, ağabeyinden sonra. Aslında o sayfayı kapatmıştık biz: Bir kız, bir oğlan çoktu bile bizim gibi tek maaşla hayatını idame ettirmek için didinenlere. Oysa bir de oldu ki, haberin geldi, annen de ağır bir gripal durum oldu.. İlle de bir gripin yutacağım diye tutturdu... Hanım etme gitme, faydası yok: Nuh der peygamber demez. Mutfağa geçip bir bardak su ile bir gripin alıp geldim, güzelce içti...10 dakika sonra: - Ohhh!.. Kuş gibi hafifledim, hap çok iyi geldi dedi. Tekrar ister diye korkumdan hapın içini boşaltıp kabını yutturduğumu söyleyemedim, Tanrı korusun zaten bir akraba evliliğimiz vardı, bir de ilaç etkisiyle...Bir yandan albümler bakıp bir yandan bunları tarayarak sana yollarken nargile fokurtuları arasında dalıp gidiyorum o günlere doğru... 1985 yılının 7 ekim sabahı, saat 04.00 suları annen sancılandı, ben ne yapacağımı şaşırdım; önceki iki doğumda ben yoktum yanında görevim gereği... At yok araba yok, durakta taksi de bulunmazdı bu küçük ilçede o zamanlar... Alelacele alt kattaki ev sahibimizi kaldırıp hastaneye attık anneni. Annen odada bir doğuracağım diye didinirken ben koridorda dokuz doğuruyorum, ne zor şeymiş yolcu beklemek meğer, öncekilerde anlamamıştım. Eskiden çocuğun cinsiyetini dünyada ilk çığlığını attığında öğrenirdik. İçerden ilk çığlığın geldiğinde dışarı fırlayan hemşire "bir kızın oldu!.." dediğinde yüklü bir bahşişe de konmuştu. Bırakır mı babacığın seni oralarda, hemen bir taksi bulup atmıştım evimize...Çocuk sevmeyi de sende tattı bu garip. Kalabalık bir ailede, anne-baba/ büyükanne- büyükbaba vs. arasında biz çocuk da sevemezdik o zamanlar; akşam olacak, evde kimse olmayacak da gizli gizli seveceksin... Seve seve biter demiştik ama bitmedin, ne sen ne sevgin... En çok da senin evden uzaklaşman koydu bize desem ablanla abin alınır ama ne yapayım ki gerçek bu. Tekne kazıntısı olduğundan mı nedir bilemiyorum, belki de öteki çocuklarımızda annenle biz de daha çocuktuk; ondan da olabilir bu bak. Eeee, nereden nereye: El bebe gül bebe bugünlere de geldik işte. Bebeklik, anaokulu, kız meslek defilelerinde çocuk mankenliğin, ilkokul, ortaokul derken, lise yılları sana ve eve uzak olduğum yıllar... Şimdi ÖSS Sınavından çıkışta çektiğim o coşkulu resimlerine bakıyorum, evde sonuçları izlerkenki coşkun, yakarışın...Derken benim sürgünüm, senin Ankara'ya sürgünün bir araya gelmişti. Tanrını izniyle Onlar da bitti ve geldik bu güne... Bir şey daha öğrendim bu arada, ablanın evlenmesiyle, o da çok zor işmiş, bir daha mı bir daha kız çocuğu evlendirmeye tövbeler tövbesi dedim, ona göre bir tanem... Baban seni başının altına yastık yapacak haberin ola...Bak şimdi onu da anımsadım. Sen benden seninle ilgili -yıllık için- bir yazı istemiştin de ben de "yok ya, olmaz, bana ne, sen yaz" diye mızıkçılık etmiştim ya... Bu vesile ile özensiz bezensiz o işi de çözdük Tanrının izniyle, al sana bir yazı... İster kullan ister kullanma. Orası senin bileceğin iş, ben karışmam. Benim bildiğin bir tek şey var: iyi ki doğmuşsun ve varsın bir tanem. Sensizliği düşünemiyorum ben. Ya sen?Seni Çok Özleyen Baban...Taşköprü, 28 Mayıs 2006"

Hiç yorum yok: